SODEV 1 Eylül Dünya Barış Günü Bildirisi: Çünkü “Hiçbir Şey Barıştan Daha Önemli Olamaz”

Bugün 1 Eylül. Hitler’in Polonya’yı işgali ile başlayan ve milyonlarca insanın yok oluşu ve bir o kadarının da karanlığını dünyaya yaşatan 2. Dünya Savaşı’nın başlangıcının yıl dönümü.  Bir daha dünya bu ağır acıları yaşamasın, insanın insana zulmünde varılabilecek bu utanç anları unutulmasın ki, bir daha vahşetin sıradanlaşmasına izin verilmesin. 1 Eylül bu nedenle barış sözcüğünün içini yaşamla, umutla, gelecekten yana, nefesle, güçle yeniden ve yeniden doldurmanın günü. Çünkü en çok içi boşaltılan, kirletilen, muktedirlerin en çok hedef aldıkları kelimelerden barış… Bunu hatırlamak için ülkemizde barış savunuculuğunu hedef alarak, doğrudan barış kelimesini gözden düşürmenin uzun tarihine köşesinden kaldırıp bir bakmak dahi yeterli.

1 Eylül; barışın, insanların ihtiyaç duyduğu ve savunduğu bir kavram haline gelişinin miladıdır. Tüm savaşların insanlığa ve doğaya karşı bir suç olduğu; herhangi bir yerdeki herhangi bir savaşın, her yerde, herkesin yaşam kalitesini düşürdüğünü biliyoruz.

1 Eylül, barışa olan ihtiyacımızı hatırlamanın günüdür. 1950’de Barışseverler Cemiyeti, Türkiye’nin saldırgan bir savaşın parçası olmasına karşı durduğu için bir yıl sonra kapatıldı ve yöneticileri ağır cezalara mahkum edildi. Savaşa karşı çıkanlar vatan haini ilan edildi.

Adil ve kalıcı barışın ülkemizde örgütlü bir biçimde savunulması ihtiyacı ile 1977’de kurulan Barış Derneği, 12 Eylül askeri rejiminin hedefi oldu. Darbenin öncesinden çalışmaları yasaklandı.  1982’de derneğin yönetiminde yer alan 25 kişi tutuklanarak askeri cezaevine gönderildi. Tutuklamadan birkaç ay sonra 25 yönetici de dahil 44 kişi hakkında dava açıldı. Ve yine barış sözcüğü hedef alındı: “Türkiye Barış Derneği’ni kurup yöneterek, barış sözcüğünün güzel ve tatlı anlamını paravan olarak kullanıp!”… Bir kez daha barış sözcüğünün içi boşaltıldı. Sözcük tatlı, ama savunmak epey zordu! Bedeli ağır… Yetmedi barışı savunan onlarca kişi hakkında daha 2. Bir dava açıldı. Yıllarca hapsedilen onlarca hukukçu, yazar, doktor, şair, dekan, mühendis, ressam, akademisyen, rejisör, baro başkanı, gazeteci… Üç yılı aşan haksız tutukluk halleri devam etti.

Barışı savunan, barışı anan, barışı talep eden barışı özleyen, barışı dillendirenler ağır bedeller ödedi ve ödemeye devam ediyor. Barış bildirisine imza atan 406 akademisyen KHK’lar ile kamu görevinden çıkarıldı. 89’u işten çıkarıldı, 78’i istifaya zorlandı, 27’si emekli edildi. Yüzlerce akademisyen yıllardır bunun ağır bedelini ödemeye devam ediyor. Toplam 822 akademisyene dava açıldı ve toplam 3596 ay hapis cezası verildi. Haksız yere tutuklanarak cezaevinde kaldı bu ülkenin akademisyenleri. Anayasa Mahkemesi kararı ile ifade özgürlüğü ihlali kararı verilmesine rağmen yüzlerce akademisyen halen üniversitelerinden uzakta.  

Barışı dile getirmenin bedeli ağır bu topraklarda. Türkiye’de barışı ve insan haklarını savunanlar açık ve yakın tehditler altındadır. Çocuklar ölmesin dersiniz, hapse atılırsınız. Hedef gösterilirsiniz, linç edilirsiniz, uzaklaştırılırsınız, düşmanlaştırılıp, ötekileştirilsiniz. Gözden düşürülmeye, unutturulmaya çalışırsınız.  Suçlanır, ibret olsun diye ağır cezaların konusu olursunuz.  İşte bugün, tüm barış savunucuları hatırlama ve barışın önemini unutmama günüdür.

Barış yalnızca savaşın yokluğu değil, kalıcı ve adil bir barışın tesis edilmesi için dünyayı daha iyi bir yer haline getirme mücadelesidir. Sosyal Demokrasi Vakfı olarak, 1 Eylül Dünya Barış gününde tüm barış savunucularının ve barışın yanında olduğumuzu; barışın sosyal demokrasinin temel bir savunuzu olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Dünyanın pek çok yerinde ve ülkemizde yükselen ırkçı ve militarist karakterli sağ popülist eğilimli anlayışlar nedeniyle, savaş tehlikesi yakıcı bir şekilde kendini hissettiriyor. Türkiye’de çağdaş bir demokrasinin inşası, savaş tehlikelerinin geriletilmesiyle olanaklı olacaktır. Bu nedenle barış hareketi, demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir bileşenidir. Bizler Sosyal Demokrasi Vakfı olarak, kin ve nefret yayan ayrıştırıcı siyasetler, savaş çağrıları, ırkçı ve militarist söylemler karışında güçlü bir barış çağrısının önemini biliyoruz.  Barış savunususavaş ve şiddet karşıtı ilkesel bir çağrı olmanın yanında, tüm siyasi aktörleri ve toplumsal kesimleri, daha büyük yoksulluk, daha derin bir ayrışma ve yıkım anlamına gelen savaş siyaseti karşısında, daha iyi bir yaşam umudunu temsil etmektedir.

SODEV Yönetim Kurulu Adına
Ertan AKSOY | Başkan