II. SOSYAL DEMOKRASİ ULUSAL SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ

II. SOSYAL DEMOKRASİ ULUSAL SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ
1-2 Aralık 2018 – İstanbul

Sosyal Demokrasi; 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da edindiği güçlü konumla kıyaslandığında, günümüzde yaşanan küreselleşme ve işçi sınıfının yapısındaki değişimler sonrasında epey mevzi kaybetmiş durumdadır. Ancak bugün, ideolojimizin evrensel ilkeleri, küresel eğilimler ve Türkiye’ye özgü koşulları bir arada değerlendirdiğimizde ülkemizde sol ve sosyal demokrat bir siyaset için yeni bir zemin olduğu görülmektedir. Türkiye’de 10 yılı aşan otoriterleşme ortamının yarattığı acı deneyimler bizleri, ücretli çalışan kesimleri temel alan yeni bir siyasal dil, strateji ve evrensel sol ilkeler ile yürütülecek ortak bir mücadeleye yöneltmelidir.

Eşit yurttaşlık kavramının güçlendirilmesi için yerelden beslenen, sosyal haklar, adalet ve bölüşüm ilişkilerini esas alan bir siyasi yeniden yapılanma süreci başlatılmalıdır. Bundan hareketle sosyal refah devletini günümüz koşullarında eşitsizliklerden zarar görenler yönlü yeniden tanımlamak için; herkese çalışma hakkı temelinde, kamusal adil bir paylaşıma kaynak oluşturması amacıyla servet üzerinden vergilendirme, bazı sektörlerin kamulaştırılması dahil bölüşüm temelli bir ekonomi politik geliştirmeliyiz. Bütün bu çalışmayı yepyeni bir Anayasa tartışması çerçevesinde detaylandırarak kamusal alana taşımak temel ihtiyaçtır. Bu süreçte hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, parlamenter sistem gibi temel demokratik zeminlerin yeniden inşası sol tahayyül dahilinde düşünülmelidir.

Bu ağır hegemonik kapanmadan çıkmanın yolu, toplumun önüne bir umut koyacak topyekûn bir mücadelenin siyaseten başlatılmasıdır.

Sosyalistler ve sosyal demokratlar, sol ideoloji temelli siyaset üretmek için küreselleşmeden etkilenen tüm toplum kesimleriyle etnik-dinsel-hemşerilik aidiyetlerinin ötesine geçen ilişkiler geliştirerek yerelde güçlenmek mecburiyetindedir. Bunu yaparken topluma ilişkin olarak üretilen nitelikli bilgiyi kullanmak, farklı mücadele, müzakere ve karşılaşma biçimlerine zemin hazırlamak gerekmektedir. Sivil toplum, siyasi parti ve akademiyi bu amaçla bir araya getirecek bir hazne olmak SODEV için önemli bir hedeftir.

Bugün Türkiye’de ücretli ve yevmiyeli çalışan kesim büyümekte olmasına karşına bölüşüm cephesinden baktığımızda, en yukarıdaki ve en aşağıdakiler arasındaki uçurum giderek büyümektedir. Ücretli çalışanlar içerisinde asgari ücretli çalışanların payı sürekli artmaktadır. Solun toplumsal-sınıfsal tabanının oransal olarak genişlediği bir evredeyiz. Sosyal demokratların emek hareketinde gösterecekleri aktif mücadele, ücretlileri düzenin parçası sağ sendikacılığın hegemonyasından kurtaracak beraberinde yeni örgütlenme yollarını da geliştirecektir.

Türkiye toplumunun büyük bir kesimi artık kentlerde yaşamaktadır. Kente dair sorunların yanı sıra bireylerin adil ve iyi bir yaşam için artan beklentileri bulunmaktadır. Bilgi, barınma, örgütlenme, ulaşım, eğitim ve tüketim alanlarında adil paylaşıma dayalı yerel örgütlenmelerden güç alınmalı, bu yapılanmalar yaygınlaştırmalıdır.

Eşitliği, özgürlüğü, adaleti, dayanışmayı ve barışı esas alan bir ülkede yaşamak için, emekten yana bir siyaseti hayata geçirmek ve güçlendirmek zorundayız. Yeniden bir varoluş için birlikte çalışmak ve mücadele etmek elzemdir.

Hiç gecikmeden, en yaratıcı yollarla, emekle…

Hemen Şimdi!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir